

5
temmuz
2016
>> Geçtiğimiz ay başlan-
gıcını, bu ay da bayramını
gördüğümüz Ramazân-ı
Şerîf’in Sahibine hamdolsun!
Rabbim huzur, muhabbet
ve bereketiyle lütûflandırsın
hânelerimizi…
Her yıl Ramazan içerisinde
birtakım imtihan haberleri
duyarız. “İmtihan haberleri”
dediysem, “KPSS gerçekleşti”,
“YGS sonuçları açıklandı”
türünden haberleri kastetmi-
yorum. Bizimkisi “Müslüman
imtihanı”…
Bu haberler çeşitli refleks-
leri ölçmeye yöneliktir. Me-
sela yabancı bir müzik gru-
bunun ülkemize gelip konser
verdiğini, bu konserde alkollü
içkilerin tüketildiğini, bu du-
rumdan güya haberdar olup
konserin verildiği mekânı
basanların müzisyenleri ve
konseri takip edenleri tartak-
ladıklarını öğreniriz bu tür
haberlerde. Veya eşcinsellerin
yürüyüş yapmak istediklerini
ve hatta bu eylemin niteliğini
“onur” diye bellediklerini
duyarız.
2009 senesiydi… Alperen
Ocakları üyesi kalabalık bir
grup, dünyaca ünlü piyanist
İdil Biret’in Topkapı Sarayı
avlusundaki konserini bas-
mıştı. Problem, Mukaddes
Emânetler’in bulunduğu
mekânda minderlere yayılıp
şarap tüketilmesiydi. O gün-
lerde Alperenler öyle tepkiler
aldı ki, Genel Başkan Abdul-
lah Gürgür, o günkü Topkapı
Müzesi Müdürü Prof. Dr.
İlber Ortaylı’nın araya girme-
si üzerine İdil Biret’le buluş-
muş, hâdiseden dolayı özür
dilemişti.
O günlerde televizyon
programlarına bu bahis
konu edilmişti: “Topkapı
Sarayı’nda avlu nerede,
Mukaddes Emânetler ne-
rede? Mukaddes olduğu
söylenen yerde içki içilir mi?
Ve tabiî Osmanlı pâdişahları
içki içerler miydi?” Söz,
dönüp dolaşıp Alperenlerin
yaptığının hoş olmadığına
bağlanıyordu.
LGBT şeklinde anılan
eşcinsel örgütlenmenin
İstanbul’da bir “onur” yürü-
yüşü tertipleyeceğine dair
haberler çıkınca, bizimmillet
bir duraksadı. Herhâlde
şöyle düşündü herkes: “Yahu
şimdi tepki versek, bu kez
problemli kişi olacağız, en
iyisi biraz bekleyelim! Vak-
tiyle böyle tepki gösterenleri
nasıl da rezil etmişlerdi!”
“Hayırlı iş yapmak”
veya “hayrı konuşmak”
husûsunda sahip olunan
algıyı değerlendirince, hayırlı
işten maksatla evliliği, hayrı
konuşmakla da terbiyesiz
kelimelerin kullanılmadığı
naif cümleleri belleyen biz-
ler, hayır konuşmakla sus-
mak arasındaki terâziyi elden
kaçırmış olduk.
Alperen Ocakları’nın
LGBT yürüyüşüne dair gös-
terdiği refleksi bu kez genel
îtibâriyle alkışlayan toplum,
aynı çocukların daha evvel
gösterdikleri refleksleri acaba
anlayabilmiş miydi? Biret’e
gösterilen tepkiyi haklı bul-
duğum için söylemiyorum
bunu, tepki ve refleks nokta-
sında hâlâ zihniyet yetersiz-
liğine sahip olduğumuz için
vurguluyorum. Zira Alperen-
leri destekleyen BBP dışın-
daki diğer parti üyelerinin
veya vatandaşların üzerinde
durdukları iki ortak cümle
vardı: Birincisi, “Aynı tepkiyi
AK Partililerden bekliyo-
ruz!” şeklindeydi; diğeriyse
“Ramazan’da olacak iş mi
bu? Helâl olsun Alperenler!”
biçiminde…
Ya hayır konuşacak yahut
susacak îman sahiplerinin
arayıp da buldukları şey ne
tuhaf! Hem susmayı yeğli-
yorlar, hem de birilerinin tep-
ki göstermesini… Ve acı olanı
şu: Ahlâksızlığın Ramazan’da
yapılanına tahammül edemi-
yorlar. Demek ki diğer aylar-
da olsa neyse…
Bu problemi devlet
ricâlinde yaşamaksa en
üzücü olanı… Cumhurbaşka-
nımız özellikle uluslararası
konuşmalarında öyle bir
konuşuyor ki, vurduğu yer-
den ille de ses geliyor. Peki,
onun yanında olduğunu
iddia edenlerden nasıl sesler
çıkıyor? “Şimdi ne olacak?”
diye bekleyip ne olacağına
göre pozisyon almak, îman
sahibi kimsenin işi değil!
Konuşmasında da, sus-
masında da hayır olanların
yanında olmak üzere, hayırlı
bayramlar!
Dil
tutulması
R
AHMET
Peygamberi HabîbullahMu-
hammedMustafa Efendimizin (sav) şu
hadîsiyle başlayalımbu aya: “Her kim
Allah’a ve âhiret gününe îman ediyorsa, ya hayır
söylesin yahut sussun!”
Mehmet Serhat Bıçak
msbicak.ajanda@gmail.comEditör
haber
ajanda